bugün wiki təsadüfi son
sözaltı sözlük
məsləhət postlar mesaj Profil

ən bəyənilən ekşi sözlük entryləri



facebook twitter əjdaha lazımdı izlə dostlar   mən   googlla
sözaltı roman - dünənin ən bəyənilənləri
dostlarının yazdıqları:

1. bəzən 3 günlük səssizliyin ardından əzələlər ağrıyana qədər güldürən;

başlıq: internet explorer 10
entry: (bax: geldi yine tipini siktiğimin)
22.10.2012 00:06 bobinhoo


bəzəndə düşündürən;
başlıq: facebook
entry: herkes ekranın başına oturmuş, çılgınlar gibi sevilmeyi bekliyor..
22.10.2012 01:03 bagkur emeklisi piskopat ninja

entrylərdir.
2. başlıq: türk insanının sanata ve spora bakışı
entry : ilkokulda çok hızlı koşardım ben. ilçeler arası yarış yapılacaktı, öğretmenlerim gidip annemden rica ettiler, takım kurulacak oğlunuz da olsun diye. annem "terler bizim oğlan üşütür" dedi göndermedi beni. bakışa bak amk. işte çocukken terlemeden koşmayı becerebilseydim şimdi alkolik olmazdım belki.

22.10.2012 15:51 ~ 15:56 kizil sakal
3. başlıq : eski sevgilinin gittikçe adriana lima'ya benzemesi
entry : adı ustunde gittikçe . bak şimdi al eski
sevgiliyi karşına sonra yavaşça ondan
uzaklaşmaya başla git git git huuooop bak
şimdi yuz metreden. nasıl ? sanki adriana
dimi ? hele ki miyopsan fazla uzaklaşmana
da gerek yok. sevgilinin boyutuna göre
charlize theron'u ya da adele'yi de
görebilirsin. kimbilir uslu bir çocuk olursan
belki şirinleri de görursun.
(el nine 9 , 03.11.2012 22:15)
4. başlıq; işte hırsızların dudak uçuklatan son yöntemi
entry; ben burada dudağınızı uçuklatacak kendi yöntemimi açıklayacağım. bu yöntemin patenti bana aittir. bu yöntemle elinizi kolunuzu sallaya sallaya hırsızlık yapabileceğiniz için paylaşıp paylaşmamak konusunda tereddüte düştüm. sonra okuyanlara yemin ettirerek paylaşmaya karar verdim. o yüzden bu yötemi okumadan önce "sadece ve sadece çok zorda kaldığınız zamanlarda kullanacağınıza yemin etmenizi istiyorum.

işte o yöntem:

sigara çalacağız.

büyük bir alışveriş merkezine gidiyoruz. arabaya 1 tl sokup alışveriş arabası alıyoruz. arabayla geziyoruz içeride. 5 kg.'lık deterjan alıyoruz. 1 lt. süt. makarna, şeker.. önemli olan çok çeşit olması.. benim tavsiyem 20-25 çeşit olması. arabamızı bunlarla doldurduktan sonra kasaya ilerliyoruz. kasaya varınca ürünlerimizi banda koyuyoruz.

buraya dikkat:

kasiyer ilk ürünü geçirmeden "ya iki tane de kısa vinston layt alabilir miyim" diyoruz. kasiyer ilk önce sigaraları geçiriyor. sigaraları alıp

buraya da dikkat:

torbaya değil ceketimizin cebine koyuyoruz. ardından 25 kalem ürününüzü 10 dk. içinde kasadan geçiriyorsunuz.

son sahne:

elinizi cebinize atıyorsunuz ve kredi kartınız yok numarası çekiyorsunuz. benim favori repliğim şu:

- holy craaaap! korkarım american express kredi kartımı otoparkta arabada unuttum. hanımefendi torbalar burada kalsın, ben arabadan kredi kartımı alayıp geleyim..

kapıdan çıkar çıkmaz bir orgazm sigarası yakabilirsiniz. şimdiye kadar bir kasiyerin o sigaraları hatırladığını hatırlamıyorum.

bakın bir daha uyarıyorum, yarın birgün iki polis arasında eliniz kelepçeli kapıma gelirseniz sizi tanımıyorum.. siz de beni tanımıyorsunuz. lanet olsun mutlu bir evliliğim ve bana tapan bir çocuğum var!

önemli not: kavaga cikan hamsi uyardı siz de aklınızdan çıkarmayın: "o para asgari ücretle geçinen kasiyer kızdan çıkıyor haberin olsun."

dediğim gibi; çok zorda kalınca anca..

05.11.2012 putperest
5. (baxma: sinirli kadını sakinleştirmek)
sinirinin tavan yaptığı anda gözlerinizi tavana çevirin ve ''geçen gün koçtaş'ta gördüğümüz avize de pek yakışırmış bizim salona!'' diyin. bi süre bekleyin. afallayıp anlık da olsa susacaktır. başarıdan faydalanmanın tam zamanı, hemen ''ben arabaya iniyom, sen de hazırlan da gidip alalım şunu'' diyin. sakinleşmezse paranız iade.
senyazmasanbenyazmasam
7. gecə gecə yarmışdır;

başlıq : yaran başlıklar
entry:
(baxma: 50 karakter az değil bence adam olana yeter de art)
(baxma: bakir olmadığı için babasının boğazını kesen kız)
(bax: bak kimi veriyorum deyip tekrar kendi konuşan deli)
(baxma: çalarsa annemdir mesajsa turkcell'dir)
(baxma: emniyet kemeri ucuyla bira kapağı açmak)
(baxma: resim yollanan hatundan bir daha haber alamamak)
(baxma: ders notunu parayla satıp parasız eğitim istemek)
(baxma: isa'nın son yemeğini yemeksepeti'nden söylemesi)
(baxma: amerikan bayrağı yakarken dumandan ölen pakistanlı)
(baxma: dear god make everyone die amen)
(baxma: lionel messi'ye fotoğrafını çektiren taksici)
(baxma: dedenin ölümüyle ortamın game of thrones'a dönmesi)
(baxma: evlenirken düğünde imperial march çalınması)
(baxma: göz göze gelinen hamamböceğine son bir şans vermek)
(baxma: baba ben bu gece erkek arkadaşımda kalacağım)
(baxma: ikinci meşrubatı isteyebileceğini farketme yaşı)
(baxma: amının şifresi olsa 1234 olurdu)
(baxma: ameliyattan helva yiyerek çıkan doktor)
(baxma: bakir erkeğin sevişme anındaki endişesi)
(baxma: kondisyon bisikletini geri geri sürüp kilo almak)
(baxma: otoban kenarında ebegümeci toplayan yurdumun cefak)
(baxma: size versem beni nefessiz sikersiniz)
(baxma: pipo içerken züppe entel damgası yemekten çekinmek)
(baxma: eski kafalıyım diyerek namazı kudüs'e göre kılmak)
(baxma: very big cat you)
(baxma: süper tatlı maşallah acayip uslu)
(baxma: pencereden bakınca tank görmek)
(baxma: lazer epilasyon esnasında süper kahramana dönüşmek)
(baxma: le cola'nın formülünü açıklayıp ciddiye alınmamak)
(baxma: mario aşağı düşünce yaşanan hüzün)
(baxma: gülümseyerek güneş gözlüğünün sapını ısıran kadın)
(baxma: pele mi daha iyi maradona mı)
(baxma: çok bad bir situation'dayım)
(baxma: regl olmuş mağara kadını)
(baxma: slm cnm nbr asl pls ltf tsk ok kib opt by sie aq)
(baxma: amerikan filmlerinde psikopat resimler yapan çocuk)
(baxma: cm'deki oyuncuları gerçek hayatta görmek)
(baxma: ya pardon başlık nerden açılıyo biliyomusun)
(baxma: 23 gg entry ile uçurulmayan yazar)
(baxma: otobüste bir tek ben mi kaldım lan bakışı)
(baxma: ablanın kaç yaşına gelirse gelsin bööden korkması)
(baxma: japon yemek çubuğuyla sivrisinek yakalamak)
(baxma: sevgilisinin götüne bakarken heyecandan ölen adam)
(baxma: ingilizce bir fiile etmek ekleyip türkçeleştirmek)
(baxma: bacaklarıma mı bakıyorsun sen)
(baxma: akasya durağı'nda figüran olursun inşallah)
(baxma: hayali arkadaşlar tarafından dışlanmak)
(baxma: halay çeke çeke sovyet sınırına sızmak)
(baxma: düğünde geline yaklaşıp akşam yarrağı yedin demek)
(baxma: ben prensim o çamura girmem diyen kurbağa)
(baxma: gözüyle görmediği charles darwin'e inanan ateist)
(baxma: oruç tutan panda)
(baxma: aynı anda 3 kızın hoşlandığı erkek olmak)
(baxma: there is no place like 127.0.0.1)
(baxma: oynarken düşen çocuğun ağlamadan önceki bakışı)
(baxma: sen aşırı derecede sevimli bi şeysin)
(baxma: sıkıntıdan patlayan yanardağ)
(baxma: ay matrix çok yakışıklı)
(baxma: beni siksinler yeter ki seks olsun)
(baxma: karanlıkta kilise orgu çalan çıplak bülent ersoy)
(baxma: fantastikus insanus sendromu)
(baxma: now we are getting somewhere)
(baxma: seni sikmemle sonuçlanacak bir sürecin başındayız)
(baxma: eğlence var lan koşun gelirken de çekirdek getirin)
(baxma: come to the dark side we have cookies)
(baxma: seni sikerim yaa çok tatlısın)
(bax: fuck me like there is no yesterday)
(baxma: yeşil yandıktan sonra en erken korna çalma rekoru)
(baxma: a.m.k kılıcı)
(baxma: abd-bdp-ptt-chp-ttnet-mhp-khk-kktc ittifakı)
(baxma: bim'e baym demek)
(baxma: market kasiyerinin prezervatifi görünceki tripleri)
(baxma: ^o^)
(baxma: fillerin seks hayatı)
(baxma: herkes çıplakken sikine ilk kez yaprak takan adam)
(baxma: akvaryumda bütün gün anlamsızca dolanan balık)
(baxma: istanbul'a gelir gelmez kötü yola düşmek)
(baxma: türk toplumundaki ice tea düşmanlığı)
(baxma: turşu.exe)
(baxma: hocam çok derin seviyorum inşallah)
(baxma: ben kısa konuşmayı seve)
(baxma: lihtenştayn hava kuvvetleri)
(baxma: sınavda ikinci kağıdı isteyip iki boş kağıt vermek)
(baxma: iyi ki varsın cnm)
(baxma: aman tanrım diyen imam)
(baxma: aşk bu kızılötesi yaralı müzesi hareket edemem)
(baxma: özel bir şirkette mail forward'lıyorum)
(bax: lanet olası federaller)
(baxma: 20 kişilik serseri grubunun sevgiliye laf atması)
(baxma: uçabilen uçak gemisi)
(baxma: daniel faraday ile tutamıyorum zamanı)
(baxma: uçabilen uçak gemisi)
(baxma: denizler altında nerden baksan 20 bin fersah)
(baxma: hızlı kilo vermek zayıflatıyor)
(baxma: hititlerin çorumlulaşarak yok olması)
(baxma: 45 dakika boyunca geri geri giden otobüs)
(baxma: aşk değil bu sanki normandiya çıkartması)
(baxma: lütfen kötülemeyin karmam düşüyor)
(baxma: ilk buluşmaya 2 tl ile gelen erkek)
(baxma: bana da bir bardak su)
(baxma: naber demeden iyiyim demek)
(baxma: geceleyin kendilerini kaybeden iett şoförleri)
(baxma: kristal cola'nın hikayesi)
(baxma: yan yatarak üzüm yiyen roma imparatoru)
(baxma: ankara'da denize sıfır satılık daire)
(baxma: öyle bir terk edilmek ki demet akalın olmak)
(baxma: drogba'yı orduspor deplasmanına götürmek)
(baxma: oynama mikrop kaparsın)
(baxma: charles darwin imam hatip lisesi)
(baxma: ilk buluşmada bütün ekmek döner yemek)
(baxma: başörtüsü takıp ful makyajlı gezmek)
(baxma: recep tayyip erdoğan'ın mavi ekran verdiği an)
(baxma: programcılar için yemek tarifleri)
(baxma: köpeklerin son dediğini anlamadım hareketi)
(baxma: tek sorunumuz bu mu adamları)
(baxma: duşta şarkı söylerken pitbull'un düet yapması)
(baxma: volkan demirel'in güneş kalkanı)
(baxma: ercan taner'in küçüklüğü)
(baxma: yanlış otobüse bindikten sonra utanıp inememek)
(baxma: patates.gov.tr)
(baxma: kötümser konuşup aksini işitmeyi istemek)
(baxma: adres tarif eden kişiye tekrar rastlamak)
(baxma: türkiye'nin san marino ile savaş halinde olması)
(baxma: c c# php mysql java oracle css javascript bilmek)
(baxma: oruçlu insana porno uydu kanalı sinyali değmesi)
(baxma: ufuk-hai)
(baxma: olaya bir de şu açıdan bakmaya ne dersiniz)
(baxma: çok iyi de oldu çok güzel iyi oldu tamam mı)
(baxma: google'dan aratıp askeri üs bombalamak)
(baxma: fuck her like a champion)
(baxma: kim jong-il'in ölümüne üzülmeyen kuzey koreli)
(baxma: x hayvanat bahçesinin bir konuğu var bugünlerde)
(baxma: yesterday's nouns are verbs today)
(baxma: berberde batının güzel yanlarını aldırmak)
(baxma: otobüste sniper'la vurulmuş gibi yatan tipler)
(baxma: porno seyrederken ekrandaki yansımadan tiksinmek)
(baxma: unutulan ismi çaktırmadan öğrenmeye çalışmak)
(baxma: ulaşım araçlarında tam para verme mutluluğu)
(baxma: para aşkı satın alamaz ama şansı arttırır)
(baxma: ay'a inince ilk adımı karşıdan bekleyen kız)
(baxma: atatürk yaşasaydı dünyanın en yaşlı insanı olurdu)
(baxma: birelli takvimi)
(baxma: havaalanı çıkışı mars'tan gelmiş gibi kasılan tip)
(baxma: ölürsem beni bahçemdeki ıhlamurun dibine gömünüz)
(baxma: arabadan bir ses geliyor adamları)
(baxma: porno sitelerdeki gereksiz kategoriler)
(baxma: upuzun mesaja kısacık mesajla cevap veren kız)
(baxma: o eteği giyersen ben de bacaklarına bakarım bakışı)
(baxma: istediğin kadar tazyikli su sık korkma sönmez)
(baxma: mario'nun kezban peşinde koşarak ömrünü harcaması)
(baxma: kestirme yol ümidiyle girilen çok esrarengiz yol)
(baxma: kimsin ve bizden ne istiyorsun)
(baxma: internette tanışılan kişiyle ilk telefon konuşması)
(baxma: elektrik kesilince hep birlikte aaa demek)
(baxma: bir kadını akıl hastasına dönüştürme rehberi)
(baxma: tüp bitince deviren pil bitince ısıran adam)
(baxma: aniden bir kelime söyleyip bir şeyler anlatmak)
(baxma: nirvana dürüm evi)
8. (baxma: şehir efsanesini kendi yaşamış gibi anlatmak)
acı olay.

hiç unutmam, arkadaşlarla kerhaneye gittik, ilk gidişimiz hatta. soyundum ben, sadece çoraplar kaldı ayağımda. kadına "çorapları da çıkarayım mı" dedim, "risk budur" dedi kadın. "why not" dedim, yattım bunun üstüne. "dur yavaş" dedi, sandım ki benimki büyük geldi, kadın acı çekiyor. n'oldu dedim, "ya dün gece bi müşteriye gittiydim, sabah küvette uyandım" diye anlatmaya başladı. aha dedim, böbreği yeni çalınmış kadını becermeye çalışıyorum, yazık günah lan dedim ve sordum: "böbreklerin ikisini de mi almışlar?" tersledi, ne böbreği lan dedi. gece küvet fantezisi yaptık, uyuyakalmışım, her tarafım tutuldu, dedi. o arada, kerhanenin önünde yediğim tatlıların (ne olur ne olmaz diye 3 tane yediydim) horoyinli olduğunu anladım. benim kafa dönmeye başladı. hatunu öptükçe horoyin dudak yoluyla ona da geçmiş. biz beraber uçmaya başladık. derken kerhaneyi polis bastı. kız bakire dediler. orospu kız nasıl bakire olur, anlamadım dedim. götümüzden kan aldılar bizim oracıkta. kamil'den daha çok aldılar ama. neyse çıktık, sokakta bi çiçekçi çingene kadın, zorla çiçek satmaya çalıştı bana. kan alınan göte iyi gelirmiş. lan dedim, skerim çiçeğini de seni de dedim. kocam sksin seni, dedi. o arada hava kararmış. durakta beklerken bi tane genç kız yaklaştı, adres sordu. adresi tarif ettim, gitti. duraktaki adamlardan birinin okuduğu gazeteye göz ucuyla bakarken ne göreyim hamına koyim! az önce adres soran genç kız meğer dün öldürürlmüş. aynı kıyafet, aynı saç, aynı kanlı surat. kanlı surat? hasiktir!.. otobüs geldi o anda. kalabalıkla birlikte otobüse binmeye çalışırken baldırımda ince biz sızı hissettim. arkada orta yaşlı bi kadın, bacağıma soktuğu şırıngayı gösterdi ve "aramıza hoşgeldin" dedi. aids'li iğneymiş. aids oldum ben napıcam diye düşünürken akbilimi kerhanede unuttuğumu fark ettim. cüzdanımı makineye yaklaştırıp ağzımla "düüürüüt" yapıp akbil sesi çıkardım. şoför "senin ben evveliyatını skeyim" diyerek itti kapıdan dışarı. kafam kapıya sıkıştı. şoföy amca şoföy amca dedim...

12.11.2012 11:45 nikim yok benim
9. başlıq: (baxma: yaran olaylar)

--sitat--

80 yaşındaki sevin teyzenin bir gün barbaros bulvarında karşıdan karşıya geçmesi gerekir. sevin teyze, hem görmekte hem de yürümekte zorlanmaktadır. dolayısıyla karşıdan karşıya geçmek onun için çok zordur.

kendisine yardım edecek birini arar gözleri. derken gözüne genç bir delikanlıyı kestirir. hemen yanına gider :

sevin teyze : evladım seninle karşıya geçebilir miyim?
delikanlı : peki teyze.

beraber karşıya geçerler.

sevin teyze : teşekkür ederim evladım.
delikanlı : ne demek teyzeciğim. asıl ben size teşekkür ederim.
sevin teyze : neden evladım?
delikanlı : ben körüm.

--sitat--

yazar: nicksevmez
10. mantık evliliği
ben evlenirken benden bir hayli önce evlenmiş bir arkadaşım mantık evliliği mi aşk evliliği mi yaptığımı sormuş, aşk evliliği deyince, çok mutlu olduğunu söylemişti. neden diye sorduğumda, konuyu çok güzel açıklayan, oldukça naif bir cevap verdi:

"bir kadınla aynı evde yaşamanın mantığı ne olabilir ki?"
15. hugo izlemiş efsane nesil

erkek kardeşimin hugo'nun her ekrana vuruşunda heyecanlanmasını hatırlatan efsane nesil... şimdi hayatta değil, hugo izlemese de efsane nesildir tüm o nesil. şimdi yaşasaydı 22 yaşında olacaktı. çok telefon parası gelecek diye tüm o yalvarmalarına tepkisiz kalıyorduk. bir kere bile araması nasip olmamıştı. iki de yakın arkadaşı vardı. biri evlendi biri de üniversitede. her ne kadar kardeşimin yerini tutmasalar da, onlarla avutuyorum kendimi. kardeşimle içemediğim biraları onlarla içiyor, kardeşimin tv'de hugo varken yanında çekilmiş fotoğrafına onlarla bakıyorum...

mekanın cennet olsun be oğuzhanım. sen efsanesin benim için
19. hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları

babam saf adamın tekiydi. köyde doğmuş, daha emmeye doyamadan anası ölmüş. onu babası takip etmiş, babam el kadar çocukken hem öksüz hem yetim kalmış; zalım yengesinin zulmü altında inim inim inleye inleye abisinin yanında büyümüş. eli mala tutacak yaşa gelince de sürmüşler bunu istanbul'a; ha babam inşaatlarda önce amelelik, sonra ustalık yapmış. yirmi yedi aylık askerlikten sonra gelmiş köye, almış anamı. bu kez taze gelini zalım eltinin yanına bırakıp kendisi tekrar istanbul'un yolunu tutmuş. bir iki sene çalışıp o zamanın behrinde yedi bin lira biriktirmiş. söylediğine göre o parayla bayrampaşa’daki altıntepsi’nin yarısı alınabiliyormuş. aklı erenlerden çok akıl veren olmuş o dönemde; ‘'gel bak, buralar sonra çok değerlenecek, sana şurdan bi arsa alalım’’ diye ama babam dinlememiş. gitmiş köye, o zalım yengenin, o hayın eltinin, o mezarında ters dönesi ırısbının yanıbaşındaki dandik bir evi satın almış o parayla. güya annemi zalimin zulmünden kurtaracak. lan sen kimsin ki elti ile aşık atıyon dingil? elti dedin mi şöyle iki adım geri çekilip iyice bi düşünecen lan. hatta bu elti denen yaratığın şerrinden kaçmak istiyosan iki adım da yetmez; mümkünse araya bi köy, bir nahiye, ne biliyim bir kaç vilayet falan koyacan. ben şöyle imkânı olan bi lider falan olaydım ordularımın en elit birliklerini eltilerden teşkil ederdim misal. bunlarda öyle bir hırs, öyle bir merhametsizlik, öyle bir gözüdönmüşlük oluyor ki abicim, özel kuvvetler yanında bok yemiş. sal düşmanın üstüne, iki dakkada analarını sikip geri kalanları intihara sürüklemezlerse ben de bişi bilmiyom amına koyiim. ırak’ta bizim bordo atkılılar yerine bu eltilerden müteşekkil bir birliğimiz olaydı, o çuvalı o amına koduğumun amerikalılarına pazen don niyetine giydirirlerdi allah canımı alsın.

neyse işte, saf dediydik babama, onu anlatmaya çalışıyom. bir yıl dayanmışlar annemle elti zulmüne, sonra da al atını sikiyim tımarını diyip o kadar parayı gömdükleri evi bırakıp önce ankara’ya, ankara soğuk oluyor da inşatlarda çalışılmıyor diye bir iki yıl sonra da istanbul’a göçmüşler. nihayet eltiden kurtulmuşlar ama sefalet diz boyu. adam ömrü boyunca gün yüzü görmedi. ev yapmaya uğraştı her birimize, her dairede borçtan harçtan anası sikildi. o inşaat senin bu inşaat benim derken bir yevmiyenin ardında çürüdü gitti bedeni. biz de okuyoruz ayaklarıyla adama destek olup da bi rahat ettiremedik son demlerinde.

ölmeden bir kaç yıl önce mezun oldum okuldan. hemen işe de başladım. fena da değildi maaşım, evli de diilim henüz. ama gençlik var serde. ah ben o gençliğin amına koyiim. gerçi koydum zaten. yaramı deşmeyin, yoğusa aldım hızımı bah, sizin de amınıza korum. (buraya bi özür cümlesi ekleriz bilahare.) gençliğimizi sikertirken paranın da amına koyuyoz o dönemlerde hacı, orospulara yedirdiğimiz parayı anama göndersem iki apartıman daha dikerdi dinime imanıma. gariban adamın karnı aç gönlü tok olur, babam da bi günden bi güne arayıp da para neyin istemedi benden. o istemeyince ben de sandım ki eskiden cukkaladığı paraları yiyor. halbuki ne cukkası la, adam hâlâ onun bunun yanında mala sallayıp duruyor. emekli maaşı bile o öldükten sonra bağlandı anneme.

bir gün hangi dağda kurt öldüyse aklıma geldi; ‘’şu babama az biraz para gönderiyim’’ dedim. yatırdım parayı adına, aradım annemi: ‘’anne’’ dedim, ‘’babamın adına falanca bankaya şu kadar para yatırdım, gitsin alsın.’’ babam da yanındaymış, nasıl sevindiler nasıl nasıl sevindiler var ya, sanki biri onlara dünyaları bağışladı. ‘’ne kadar yolladın?’’ falan diye de sormadılar, zaten onlar için önemi de yoktu. beş kuruş da olsa onları düşünmem yeterliydi. yani öyle olmalı, öyle midir ki ne biliyim?

babam hemen tek başına çıkıp bankaya gitmiş. çekmiş parayı. çok büyük bi meblağ diildi zaten. hatırlamıyom bile şu an kaç lira gönderdiğimi.

aradan bayaa bi zaman geçti. izin aldım, istanbul’a gittim. akşam bütün horanta toplandık, yemekten sonra çaylar geldi, oturuyoruz işte sohbet muhabbet felan. anam durup dururken bi kıkırdadı. ortada gülecek bişi de yok. hemen dükkanı kontrol ettim. it’s ok. no pırablım. ‘’ne gülüyon gıı gendi gendine, anlat bahıyım?’’ dedim. ‘’bu senin saf baban n’aaptı biliyon mu?’’ dedi. babama döndüm, gözleri yerde. ‘’n’apmış, di bahıyım?’’ didim. babam anneme kaş göz işareti yapıyo ‘’anlatma!’’ diye.

babam o parayı gönderdiğim gün çekmiş parayı, koymuş cebine. bankadan çıkıp da eve doğru gelirken birbirleriyle kavga eden üç kişi çıkmış önüne. güya birbirlerine al takke ver külah yumruk yumruğa girişmişken babamı almışlar ortaya. tezgah tabi hepsi. bankadan çıkınca takip etmişler. o hengamede babam daha ‘’n’oluyo lan?’’ bile diyemeden çekmişler cebindeki az önce bankadan çektiği bütün paraları.

annem bunu gülerek anlattı anlattı, sonra dedi ki:’’baban tam bir hafta ağladı.’’
21. kürtaj

annem dördüncü çocuğuna, yani en küçük abime 7 aylık hamileyken kalp ameliyatı geçirmiş (hatta türkiye'de hamile bir kadının geçirdiği ilk kalp ameliyatı). dördüncüyü doğurduktan sonra doktorlar ona bir daha doğum yaparsa öleceğini söylemişler ve hamile kalmasını yasaklamışlar.

9 yıl idare ettikten sonra bana hamile kalmış. kürtaj olması gerektiğini söylemişler. kürtaj için ankara'ya gitmiş, kürtaj masasında bir anda vazgeçip giyinip çıkmış ve halamlara kaçmış "ben bu çocuğu doğuracağım" demiş.

o yüzden bu konuda kürtajla alınan bebeğe bir şey sorma imkanı varsa o bebek benim. bu konuda bir şey diyeceksem ben diyebilirim.

annem doğumda ölmedi. ama doğumdan bir kaç sene sonra 39 yaşında beyin damarı tıkanıklığı sonucu felç geçirdi ve hayatının geriye kalan 20 senesini vücudunun sol tarafı felçli geçirdi. solak olduğu için sağ elle tekrar yazmayı öğrenmesi gerekti. eve kapalı kaldı, dışarı çıkmak için babama ya da bize muhtaç kaldı. beni doğurmasıyla belki hiçbir alakası yoktur ya da belki biraz da olsa vardır.

annem hep okuyup avukat olmayı istemiş, ailesi ona imkan tanımamış olsa da okumak konusunda azimliymiş. cüneyt arkın ve yılmaz büyükerşen'le aynı dönemde aynı ilkokulda okumuş. küçükken elvis'e aşıkmış. erken yaşta evlendirilmesine rağmen okuma azmini bırakmamış. evli ve çocukluyken bitirdiği akşam okulunda zayıf tek dersinin beden eğitimi olma sebebi de bana hamile olmasıymış. inşaat mühendisliğinde okuyan ablamın teknik resim ödevlerini, abilerimin resim ödevlerini yaparmış. bunları da dört çocuklu bir aileyi çekip çevirirken yaparmış. bildiğin azimli çalışkan yetenekli kadın. ben malesef bunlara şahit olamadım. felçten sonra azmi sadece sol bacağını ileri atabilmeye, sol kolunu biraz kaldırabilmeye ve tek elle evi çekip çevirmeye işledi. onlar da çok inanılmazdı elbette. mesela hayatında hiç evde dondurma yapmamış biri annemin sırf ben istedim diye yaptığı dondurmayı donmuş haliyle saat başı buzluktan çıkarıp karıştırmasını hayal edemez. tek elle börek açmasını hayal edemez. bulaşıkları, evin temizliğini saymıyorum bile. yine de ilaçlarla ameliyatlarla yıpranmış vücudu onu ancak 58 yaşına kadar, 23. doğumgünümü telefonda kutladıktan birkaç gün sonrasında bir gece sessiz sakin ölene kadar taşıyabildi.

eklemem gerekir ki ailem hiçbir zaman benim doğumumla annemin rahatsızlığı arasında bir alaka kurmadı bu alakayı ben çok sonra olayları art arda koyunca kurdum. annem her zaman beni doğurmuş olmasından gurur duyardı "iyi ki doğurmuşum" derdi. sadece ekmek almaya gitmediğimde "seni doğuracağıma taş doğuraydım" derdi. bir kere bile "keşke o kürtaj masasından kaçmasaydım" demedi. yani doğurmanın kendisinden bir şikayeti hiç olmadı, olduysa bile ben bunu asla hissetmedim.

tüm bunlar ışığında ben kürtajla alınmış olabilecek bebek olarak söylüyorum: sorun değil. bundan gocunmazdım. işçi emekli maaşı ve bir piko dükkanıyla geçinen bir ailede sırayla öğretmen, doçent, beyin cerrahı ve müzisyen olabilmiş dört kardeşimin çok çok daha iyi hayatları olabilirdi. annem ve babam halen yaşıyor olabilirdi. o yüzden şu hayatın bizzat sahibi olarak söylüyorum: hiçbir hayat dünyaya başka hayatları karartan bir bulut olarak gelmek istemez. öyle olacağına olmamasının da hiçbir zararı yok.

öte yandan 36 yıldır yaşadığım bu hayat benim için güzel geçti. annem çocukken aldığı sütü eve götürürken ismet inönü caddesindeki köprü üzerinden tren yolunu izler, trenlerin gittikleri şehirleri hayal eder uzak ufuklara dalarmış. vaktin nasıl geçtiğini anlamaz gün batımına kadar hayaller kurarmış. akşama kadar da süt bozulduğundan eve döndüğünde dayak yermiş. bugün o uzak ufuklara dalan, büyük hayalleri olan küçük kızın en büyük fedakarlığıymış gibi hissediyorum. değdiğimi ve başka hayatları da biraz olsun güzelleştirdiğimi umarım.

save.
ssg
25. nihat doğan'ın ekşi sözlük'e dava açması

"avukatı diyormuş ya 'sözlükten kazanacağı parayla hayat boyu türkü söylemesine gerek kalmayacakmış', bokunu yiyim ssg davayı kaybedin. parası neyse toplarız.."
26. başlıq: biraz daha sert sikemez misin bebeğim
entry : (baxma: konuşan el)
27. (baxma: çocuklar çirkin olmasın diye güzel kızla evlenmek)

benim güzel kadın arayışımın temelinde mantık bu. yemin ediyorum şekilci bi insan değilim lan. anlatamadım yıllardır şunu kızlara. "sadece tipe bakıyosun çok iğrenç, senin gözünde sadece güzelim, bu mu" gibi sorular sorarak kendilerini aşağılanmış hissettiklerini belirtiyorlar. kendim için bi şey istiyosam namerdim bak. çok netim bu konuda. ben bitmişim, burdan köye yol olmuşum aldığım tepkilerle, yaşadığım olumsuzluklarla.

ama benim yavrum, benim evladım. eğer gidip bırak çirkin bir kadını, ortalama bir kadınla evlensem bile, öyle bir şeye benzeyecek ki. allah esirgesin ya. off hayal ettim bi an, hayır hayır. lan hani "insan çocuğuna kıyar mı" falan diyorsunuz ya. bu işte. kıyamıyorum lan. ben istemiyorum çocuğum şekilsiz bi piç olsun. hani doğurup konteynere falan bırakıyolar ya, ben eğer kendim gibi bi kadınla evlenirsem 15 sene sonra çocuk "baba hadi yaptınız baktınız olmamış çöpe ataydınız bari" demez mi. bilenmez mi bana? işten gelince "geldi yine tipini siktiğiminin" diye açmaz mı kapıyı?

ben bile bi kere bütün cesaretimi toplayıp babama, "senin yüzünden hep. tipe bak. daha yakışıklı olabilirdim. annem fena değil, ama sen, tipe bak, töbe estafurullah, lan. tipe bak. neyse demiyom bi şey. saçın dökülmese bari. benim de dökülcek senin yüzünden. keltoş. off tipe bak." demek istedim de "şu tuzu uzat lan" deyince bütün atmosfer bozuldu.

benim çocuğum benim gibi olmayacak. amına koyacak ortalığın. bi kolunda merve, bi kolunda ahu. önünde dilara. bi ona, bi ötekine. ötekinden sıkılıp berikine. bunun için sana ihtiyacım var güzel kadın. kendim için değil, ne istiyosak çocuklarımız için. saçımı süpürge ettim ben hep.
29. facebook'un mesajların okunduğunu göstermesi:

şöyle bir şeydir.

--- spoiler ---

görüldü: (12:01)
siklemedi: (12:15)
--- spoiler ---
32. beynin içindeki diyaloglar:
-bir çay daha mı içsem
-ya da siktir et
-içim içim garson ters ters bakıyor zaten
-amına koyim sanki herkes dolu dolu yiyip içiyor
-niye bakıyor lan bu ibne
-tekim diye mi acep
-hay sikecem ya
-ne zaman girdi lan bu işe
-olm birine mi benzetti acaba
-sigara mı uzatsam göte
-bahşiş bırakmayacağımı mı anladı lan yoksa
-sempatik görüneyim
-gülsem mi
-oha amına koyim ya böyle mi gülünür lan yuh
-ibne zannedecek durduk yere
-zerre tebessüm etmedi olm acaba gözleri mi daldı
-günahını alıyorum belki
-diğer garson gelsede hesabı ödeyip siktir olup gitsem
-gemiye bak oha!
-kaç yapıyor lan bu
-hala bakıyor
-en son şalterler atacak kalkıp ağız burun girecem
-1000 tane konteyner yoksa götümü siksinler bu gemide
-kocamaan kocamaaaan gemileer dırırı dırırıııım
-çayda buz gibi amk bişey desem içme der bu
-dostum senin derdin ne
-bi uçan tekmelik işi var he
-ama yakışmaz bana
-elleride balyoz gibi
-vursa sikertir
-telefonla konuşur gibi yapsana be olm
-aloo evet benim
-ciddi misiniz hemen geliyorum
-ok ok geliyorum emniyete yakınım zaten.
33. anne ibne oldum

- oğlum artık everelim seni...
+ ............
- hani şu nurten teyzenlerin kızı var ya, buse..
+ anne ben ibne oldum..
- onun abisi var, vedat...
34. didier drogba

"eğer ki bir gün çatışmada taramali sesi duyarsaniz o guiza'dir korkmayin. 3-4 el silah sesi duyarsaniz o almeida'dir, yere yatin ve bekleyin. hiçbir ses duymazsaniz bilin ki o drogbadir. kaçin ananizi sikmeye geliyor"

jose mağarinho
35. allah'ın cep telefonu numarası

aranınca operatörün karşıladığı numaradır.

- hristiyansanız 1'e,müslümansanız 2'ye,yahudiyseniz 3'e,diğer dinler için 0'a basın.ateistseniz cehenneme bağlanmak için lütfen bekleyiniz
36. kim milyoner olmak ister'de eski sevgiliyi aramak

fırsat bu fırsat gerçekleşebilecek eylem. üstelik arada kenan ışık abi var telefonu da kapatmaz.

-evet 1 milyon tl'lik soru için telefon jokerini istediniz. kimi arıyoruz?
+arzu kaplanoğlu
-kimdir arzu kaplanoğlu?
+kendisi eski sevgilim... param yok diye terketmişti beni.
-anlıyorum..

akabinde sorunun cevabı bilinip, kıza "ben sadece sana 1 milyon tl kazandığımı bizzat bildirmek için aramıştım ama o parayı rüyanda görürsün" denerek telefon kapatılırsa çok karizma olur.
37. eski sevgiliden geriye kalanlar

2 adet kol
2 adet bacak
karaciğeri sattım iyi para var
2 adet akciğer

geriye kalanlar tam bunlar. buzdolabında saklıyorum şimdilik. ''ayrılmak istiyorum ben'' demişti. ben de ayırdım. evet.
39. hz. adem ilk ziraat mühendisi ve çiftçiydi

doğrudur, ama habervaktim bilgiyi eksik vermiş. hz. adem aslında elektronik ve haberleşme mühendisliği bölümünü istiyordu ama puanı yetmeyince ziraat mühendisliğini tercih etmek durumunda kaldı. okuduğu bölümün tek faydasını askerliği kısa dönem olarak yaparak gördü.
40. babayla geçirilen mutlu anlar

benim için kalp krizi geçirdigi günkü haliydi. babanın kalp krizi geçirdigi ögrenilir ve apar topar memlekete gidilir. yogun bakımda oldugu için hergün yanına bir kisi girebilmektedir. üçüncü gün sonunda (ilk annem sonra abim) nihayet bana sıra gelir. sterilize kıyafetler giyilir ve içeri girilir. ardından baktım ki yatakta neredeyse ölü vaziyette durmaktadır. yanına gidip sarılınır. iyi oldugunu ve yakında çıkacagını kendine dikkat etmesi gerektigi hakkında biraz konusulur. ardından gözlerimin içine bakarak der ki 'seni okutamayacagım diye çok korktum'. o an aglamamak için yapılan bir ton çabadan sonra tekrar sarıldım ve sadece kendisine dikkat etmesini istedim ve ayrıldım. iki gün boyunca rüyalar ve kabuslardan sonra sonunda çıktı ve hayatına ailesi için dört elle sarıldı ve hayatına devam etti. ama o anı asla aklımdan çıkaramam. teşekkürler baba iyi ki varsın.
42. (baxma: anne ile diyaloglar)

kpss tercih dönemi:

-antalya yazcam
+antalya çok sıcak olur
-eskişehir yazcam
+eskişehir çok soğuk olur
-istanbul yazcam
+istanbul çok kalabalık olur
(acayip acayip bakmaya başlıyorum artık)
+ayrıca istanbul'da deprem olur. ölürsün
-eee tamam bilecik yazıyorum.
+bilecik mi? bilecik... bilecik'te ne olur bey?
^bilecik'te ne olur ne olmaz. yazmasın orayı da.
+evet bilecik ne olur ne olmaz.
-ne olur ne olmaz mı?
+olmaz yani.
62. yaran fıkralar;

· · ·
adamın biri omuzunda maymunla bara girmiş. barda içkisini yudumlarken maymun da ordan oraya zıplayıp bulduğu herşeyi yiyormuş. bir ara bilardo masasına zıplamış ve herkesin şaşkın bakışları arasında bi tane bilardo topunu yutmuş. barmen "hey! maymununun ne yaptığını gördün mü?" diye bağırmış. "yoo, ne yaptı ki?" diye sormuş adam. "bilardo topumu yuttu!" demiş barmen. adam "hiç şaşırmadım. bu pezevenk gördüğü herşeyi yer" demiş ve hesapla, maymunun yediği herşeyin parasını ödeyip çıkmış.

iki hafta sonra aynı adam maymunuyla yine gelmiş bara. barda içkisini yudumlarken maymun yine ordan oraya zıplamaya başlamış. barda bulduğu bir yeşil eriği önce kıçına sokmuş, sonra çıkarıp yemiş. bunu gören barmen iğrenerek "hey! maymununun ne yaptığını gördün mü?" diye bağırmış. "yoo, ne yaptı ki?" diye sormuş adam. "barda bulduğu eriği önce kıçına soktu, sonrada çıkarıp yedi" demiş barmen. adam "hiç şaşırmadım. bu pezevenk hala gördüğü herşeyi yiyor. ancak bilardo topunu yuttuğundan beri herşeyi önce ölçüyor"
86. olası ışid saldırısında bilinmesi gerekenler

· · ·
g.t kurtarmak için gerekli bilgilerdir. dün ex başbakan recep erdoğan'ı da kendisine biat etmeyi emreden ışid'in uzak bir ihtimal olmayan saldırısı karşısında bilinmesi gerekenlerin sıralı listesidir. kapımıza kadar geldiler.

ateist de olsanız bunları bilin beyler:

kelime-i şehadet: eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdûhü ve resûlühu.

kelime-i tevhid: la ilahe illallah, muhammedün resulullah.

sabah namazı - 4 rekattır

sünnet : 2 rekat
farz : 2 rekat

öğle namazı - 10 rekattır

ilk sünnet : 4 rekat
farz : 4 rekat
son sünnet : 2 rekat

ikindi namazı - 8 rekattır

sünnet : 4 rekat
farz : 4 rekat

akşam namazı - 5 rekattır

farz : 3 rekat
sünnet : 2 rekat

yatsı namazı - 13 rekattır

ilk sünnet : 4 rekat
farz : 4 rekat
son sünnet : 2 rekat
vitir vacip: 3 rekat

not: namazı nerede kılıyorsun diye sorarlarsa camide kılıyorum deyin ve "her camiye gidişimde iki rekat tahiyyatül-mescid namazı kılıyorum." demeyi ihmal etmeyin.

not 2: aleviler sakın aleviyim demeyin yeminle g.t.zü keser bu piçler. (c) salginli
90. yasal penisiyle bir fransız yaklaşmakta diyen kız:
iki tip erkek vardır; sola yatıranlar ve sağa yatıranlar. sağa yatıranlar biraz daha eğitimsiz, olgunlaşmamış, suburblarda yaşayan sırtları kıllı erkeklerdir. sola yatıranlar ise; üstün zevklere sahip, eğitimli, empati yeteneği gelişmiş erkeklerdir. misal sağa yatıranlar, bir kızı sırf vajinası geniş diye seksist ve na-bakire ithamlarla ezim ezim ezerken. sola yatıranlar ise sevgilisinin yatağa yayılmış terli saçları pozisyon gereği elinin altında kalıp kızın canını yaktığında üzüntüyle erekte olan erkeklerdir.

neyse azizim, bu hikayem bir adet esmer kız ve sola yatıran asil fransız delikanlısı içermektedir.

yıllar önceydi, tam olarak hatırlamıyorum ancak ılık bir sonbahar akşamı olduğunu söylememde herhangi bir beis göremiyorum. yapraklar henüz terketmemişti jartiyerli ağaçların naylon çoraplı gibi parlayan dallarını. henüz sonbahar fotoğrafları çekmeye başlamamıştı geceleri sütyensiz yattığı için "acaba memelerim sola kayar mı yaşlanınca?" diye kendi kendine soran melis. henüz cansu'nun derisi, bluzunun altında tavuk derisi gibi kabarmaya başlamamıştı hava henüz soğumadığı için. birbirinden alakasız bu insanların buluştuğu bir nokta vardı, zihinlerimiz. benim de başka insanlarla buluştuğum noktalar vardı.

gece kulüplerimiz...

yakaları dik dursun diye yirmi dakikamı harcadığım buz mavisi gömleğim gece kulübünün ışıkları altında renkten renge giriyordu. hani seviştiğin kadının poposuna attığın şaplağın etkisini gözlemlersin ya, önce bembeyaz olur şaplağın geldiği yer. sonra bir gün öncesinde regl kanı dökülmüş gibi kızarır geceye. sonra yeni boşalmış penis kırmızısına bırakır ten kendini. neyse azizim, böyle renk değişimleriydi gömleğimi esir alan.

içkim dökülmesin diye insanların sırtlarını dürtüyor, güzel kızların bellerine ellerimi yerleştiriyordum. hepsini bir gülücükle karşılıyordum. yaklaşık olarak geçtiğim 6-7 arkadaş grubunun ardından arkadaşlarımın olduğu masaya ulaşmıştım. adımlarım tam olarak bana ait olduğunu hissettiğim sandalyeye doğru hızlanmaya başlamıştı ki, sağ tarafımda fısıltılar eşliğinde son derece politik bir serzeniş işittim.

ten rengi çorabını gösterircesine bacak bacak üstüne atmış bir kadın bana bakıyordu. gözlerim onunla buluştuğunda o benim önce ayakkabımı, sonra pantalonumu sonrasında da pantolonumun altındakileri görmeye çalışırcasına fermuar bölgemi incelemişti. "fermuar..." dedim içimden, ne kadar fransızca, ne kadar bizden... sonra bu kızın neden dikkatimi çektiğini hatırladım. bir şeyler fısıldamıştı. banda sarılmış gibi anlamsız seslerdi ancak zihnimde tekrar tekrar oynatabiliyordum. "yasal penisiyle bir fransız yaklaşmakta özge.." demişti yanındaki kızı dürterek. sanırım bizim masamızdaki konuşmaları duymuştu.

alfa ve fransız kişiliğim beni bu durumu kontrol altına almaya itiyordu. yalnız bu şekilde gelişen olayları kontrol altına almak, 100b ölçüsünde bir kadın göğsünü tek elle tutmaya benzer. ne kadar tutmaya çalışırsan çalış her zaman tutamadığın bir nokta vardır; ve ne kadar sıkarsan sık, parmaklarının arasından her zaman kendine yaşam alanı bulur o göğüs. o yüzden çok sıkmadan müdahale etmeliydim bu olaya. "megak etmeyin mademoiselle, emniyeti kapalığğ" çıktı fransız dudaklarımdan.

kızların şaşkın bakışları ve antimilitarist duruşları cümlemi özümsemelerini biraz geciktirmişti. yaklaşık 1-2 saniye delaydan sonra dudakların kıvrılarak adeta bir çiftleşme ritüeli gibi dişleri göstermesiyle karşılamıştım karşımdakilerin gülümsemelerini. "meghaba..." dedim elimi uzatırken, "ben montmartre sakini" dedim. bir ceylan yavrusu kadar ürkek elleri, yeni handjob yapmış kadar sıcaktı. sanırım bacaklarının arasında saklıyordu ellerini, sıcaklığı bu açıklıyordu. bunu farkeder etmez karşımdaki kadının elini dudaklarıma ve sonra fransız burnuma götürdüm. jean-baptiste grenouille'in ilk parfümü koklaması gibiydi. biraz şehvet sinmişti ellerine, biraz da bacaklarının ılık kokusu.

sanırım iki-üç saat sonrasıydı. evimin kapısına çarptı sırtım. ellerim doluydu, kapının anahtarını çıkaramazdım. dudaklarım da doluydu, bu durumu anlatamazdım. ceyda kucağımdaydı. arkadaşı özgeden izin almıştı bu gece benimle eve gelmek için. ten rengi çorapları ellerimde kayıyordu. biraz kaslı, biraz da yumuşak poposu ellerimdeydi. ellerimi ortada birleştirdiğimde vajinasının ıslaklığını hissediyordum. sıcacıktı, ev gibiydi, huzur gibiydi. bana ait yasal olan ne varsa hakediyordu.

ve hakettiğini alacaktı...

au revoir!
91. [çal da dinleyelim be, ciğer yanar da kül de yanmaz ya. kül oldu zaten yana yana, çal.]
al muzaffar rukn ud din barkyaruq

[eylül, senlen kişisel bir problemim yok. sen geldin diye hüzün falan oluyor, hazan falan oluyor. kuşlar o hüzünleri ekmek sanıyorlar sonra. sen de özünde iyi bir aysın bence. üzülme. biz üzülmeye yer arıyoruz sadece.] kelimeler albayim

+hacı senin kardeşin nereyi kazanmıştı?
- izmir dokuz eylül.
+hadi be, vay anasını satayım, artık 4 sene boyunca var ya sikişten başını kaldıramaz!
- ...... (kısa bir sessizlikten sonra)
+pardon senin kardeşin kız mıydı, erkek miydi?] fasfakir

[rihanna türk bayrağını göğsünde taşımış!
kadın dünyayı taşımış üstünde, türk bayrağı göğsünde diye sevinmişiz. baktım, amına güney afrika denk gelmiş. bizde oraya denk gelse bu sefer de "rihanna'nın büyük ayıbı!", "terbiyesiz", "işte o am!" dye haber yapardı ezik türk medyası.] evanart

[yoko ono'nun çığlık atarak yaptığı sanat hamileye çocuğunu düşürtür. ineğe dinletsen sütten kesilir. ceylana dinletirsen ceylan aslan avına çıkar. çok afedersiniz ama sokarım sanatınıza.] zemin yesil 12 yildiz 3 ok sari

[sevgilime attığımı zannettiğim mesaj:
"seni çok seviyorum be, içimden geldi bu sefer de ilk ben diyeyim dedim."
sevgiden duyulan heyecan, babadan gelen mesajla yerini şakaktan bir damla terin aktığı gerilimli anlara bırakır:
"para mı lazım?"] thracian

[insana ait her duygu bir gün sona ermeye mahkûm. tükenmez sandığımız her his bitimli. elem de geçer, neşe de. aşk da biter, nefret de. geçmeyen, değişmeyen, dönüşmeyen tek duygu özlem. bu şarkı özlediklerimizi hatırlatıyor bize. kuzeyden esen bu sert rüzgar güneyde gelip bizi çarpıyor. ben hatırlamadığım zamanları, geldiğim toprakları özlüyorum. hiç gelmeyecek olanları özlüyorum. hiç tanışmadıklarımı özlüyorum. benden de öncesini özlüyorum. neden özlediğimi bilmediğim her şeyi özlüyorum. bu şarkı özlemimi körüklüyor. özledikçe dinliyor, dinledikçe daha çok özlüyorum.] namutenahi cizgi

[yaşımda eşşek kalmadı öldü, yemediğim içmediğim bok kalmadı, şu hormonal denge denen şey bi kerecik bozulmaz mı arkadaş!? yok hacı, hep kadınlar hep kadınlar. hormon denen şey kadında, bizim salgıladığımız gres yağı amk.] kizil sakal
103. başlıq: rüyalarımda hegel'le tartışıyorum


"hegel hazretleri (k.s.) bir gün evinin bahçesindeki çiçekleri sulamaktadır. o sırada hayır dualarını almak için evliya evliya gezen davutoğlu da hegel hazretlerinin evine vasıl olur. meraka kapılarak "ey efendim hazretleri," der, "neden yağmur yağarken çiçekleri suluyorsunuz, bunun sırrı nedir?"

soruyu duyan hegel hazretleri istifini bozmadan "evlaadım" der, "was die erfahrung aber und die geschichte lehren, ist dieses, daß völker und regierungen niemals etwas aus der geschichte gelernt und nach lehren, die aus derselben zu ziehen gewesen wären, gehandelt haben" buyurur.

o günden sonra davutov uyumadan önce sıkı sıkı giyinir, hiçbir yerini açıkta bırakmamaya özen gösterir."
114. başlıq: yatakta kendi kendine düşünürken lafın lafı açması

entry: televizyon, müzik gibi herhangi bir dışsal sese maruz kalmadığınız zamanlarda yatağınıza girdikten sonra başınıza gelen elim olaydır. elimdir çünkü bu düşünme ve lafın lafı açması sürecinin ucu bucağı yoktur. saçma sapan bir ilk konu üzerinden kendinizle yaptığınız geyik çok ayrı yerlere gidebilir. "ulan keşke bugün o herife şöyle deseydim, lafı soksaydım" dersiniz ve kendi kendinize bir diyalog yazarsınız, sonra o diyaloğun son cümleleri size başka bir fikir verir ve başka bir konuya dalarsınız, derken kendinizle evrimi, bilginiz yetiyorsa kuantum fiziğini tartışabilirsiniz derken halısahada kaçırdığınız gol aklınıza gelir, tuttuğunuz takımın transfer politikalarını eleştirebilirsiniz, yeteneksiz addettiğiniz futbolculara küfreder, kaderinize lanet edersiniz. bir iki dakikalığına teknik direktör olursunuz ve genellikle tribünlere oynarsınız. sonra birden kendinize gelir ve uyumalıyım diye düşünürsünüz. uyumalıyım diye düşündüğünüz vakit bu defa da uyumak zorunda olunca uyuyamamak sorunu baş gösterir. işiniz iyice zorlaşır.
yazar: sushiolmayireddedenjaponbaligi···

eyni başlıqdakı digər entry: yemin ediyorum ismi taylan olanların esmer yavşak olmasından sonraki en harika tespit.

gözyaşları içinde kenara not ediyorum bunu. "uykusuzluk problemini biraz açar mısın?" diyen zerrin özer gözlüklü dingil psikiyatriste aynen bunu dicem. hala anlamazsa tutar pencereden aşağı atarım fularlıyı. deliyim nasılsa hapis mapis yatmam.

teşekkürler.
yazar: venusteki limon agaci·
126. başlıq: 12 ocak 2016 dudağımın çatlaması

entry: 2016'daki ilk duduş çatlamasını tecrübe etme durumum. lebimin grand canyon'a bağlayıp kuruluktan çatlamak suretiyle yarılması.

#57660608 12.01.2016 00:39 insomniac 299
133. basliq: liberland

entry:

bir gencimizin isyanı ülke forumlarinda yankılandı;
"bayanları kollama ve koruma başkanı olmak istiyorum. 4 yıldır makine mühendisliği okuyorum."



hamısını göstər

ən bəyənilən ekşi sözlük entryləri